Birçoğumuz her yeni yıla başlarken kah neşeyle, kah kederle, çoğu zaman da karışık duygular içinde, elbette çevremizdekilerle, ailemizle, sevenlerimizle, sevdiklerimizle birlikte, nereden geldiğimizi hatırlıyoruz.
Bitmiş/geride kalmış olanların hüznünü anımsıyor, bazen keyfini çıkarıyor ve gelmekte olan yılın nasıl olacağına dair tahminlerde bulunarak planlar yapıyoruz.
Okan Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Hakan Atalay, ‘’Hepimizin gözlemlediği gibi, çağa uygun bir şekilde bu planların başında, “çok para kazanma” hayalleri geliyor:
Piyangolar alınıyor ve heyecanla çekilişler bekleniyor. Fakat sadece bu kadar değil. Birçok evde tombalalar çekiliyor, parayla daha yeni, daha şanslı bir ilişki kurulmaya çalışılıyor.
İnsanların para kazanma hayalleri kadar yaygın olan bir diğer özlemi de, bütün yılı neşeyle sürdürmek amacıyla yıl dönümünü eğlenceli ruh haliyle geçirmek. Herkes yeni yıla mutlu, gülerek, oynayarak girmeye çalışıyor. Anlık ruh hallerimize, gelecek hayallerinin beklentileri eşlik ediyor.Yeni yılda yeni bir hayat umudu diri tutulmaya çalışılıyor.
Bu bazen iyi bir iş, işte yükselme, yeni biriyle tanışma gibi sosyal, ekonomik beklentiler iken, bazen de fazla kilolarını verme, yeni bir dil öğrenme, bekleyen kitapları okuma gibi bireysel beklentiler de olabiliyor’’ dedi.
Doç. Dr. Atalay, ‘’Peki, bütün bu seçenekler arasında, neleri seçmeli, hangi konulara ağırlık vermeliyiz?’’ sorusuna şöyle cevap veriyor:
“Bu soruyu yanıtlayabilmek için şu temel soruya yanıt vermemiz gerekiyor: Nasıl bir hayat istiyoruz? Gündelik hayat, ne yazık ki, akıl yürütme süreçlerimizi aksatıp hayatın asıl meseleleri üzerinde düşünmemizi engellediğinden, genellikle yeni planlarımız da o anlık sorunların çözümüne yönelik oluyor:
Daha iyi bir iş, daha çok para… Daha önce büyük ikramiye kazanmış ve ondan sonra hayatları hiç de iyiye gitmemiş birçok insanın hikayesi önümüzde ibretlik dururken, her yıl aynı beklentilerle dolmaktan vazgeçmiyoruz.
Tarih boyunca büyük insanların, düşünürlerin, filozofların, sanatçıların, vs. verdikleri öğütlere de kulaklarımızı tıkıyoruz. Oysa bu soruya yanıtımızı kolaylaştırmak, en azından bazı doğru yolları bulmak için, yüzlerce yıllık birikimin yarattığı, derinlerden gelen o sesleri dinlememiz gerekiyor.
O seslerde ortak olan temel düsturların başında şu gelmektedir: “Kendini bil!” Çok yalın görünen bir iki kelimenin ardında, insanlık tarihi boyunca biriken bilgeliğin yüzlü saklıdır, çünkü kendini bilen, dünyayı bilir, dünyayı bilen de nasıl yaşanacağını bilir.
Bu bilgilerde paradan puldan, zenginlikten, köşklerden saraylardan değil, sorma ve bilme merakından, kendine ve başkalarına karşı doğruluktan ve erdemden söz edilir. Bunlar iyi bir hayatın da temel direkleridir.
Demek ki, her yeni yıl dönümünde kendimizi değerlendirirken ve geleceğe bakarken yapmamız gerekenlerden biri, dışarıda ne olup bittiğini, dışsal dünyanın bize verebileceklerini hesaplamak yerine, içimize bakmak, nereden geldiğimizi, gelirken kendimizi nelerle ne kadar zenginleştirdiğimizi görmek, kendimizdeki eksikliklerimizi tamamlamak ve daha iyi olmak için içeride ve dışarıda neler yapabileceğimizi düşünmektir.
Elbette, hangi alandaysak, neyle uğraşıyorsak ya da neyle uğraşmak istiyorsak, o konularda nasıl kendimizi geliştirebileceğimizi araştırmak, daha da önemlisi tüm bunları düşüncede bırakmamak ve harekete geçme planlarını da uygulamaya sokmaktır.
Unutmamak gerekir ki, kendimize yapacağımız her yatırım toplum için de bir yatırımdır, çünkü herkes kendi işini iyi yaparsa, yani, kendini geliştirirse, toplum da buna uygun olarak gelişme gösterir.
İnsanın toplumsal bir varlık olduğu hiç akıldan çıkarılmamalıdır. İnsan asla tek başına insan değildir, hiç bir zaman da olmamıştır. Bugün ister tek başımıza yaşamayı tercih edelim ve insanlardan uzak duralım, isterse insanlarla kaynaşmayı ve kalabalıkta yaşamayı tercih edelim.
Özetle, yeni yılda hepimiz birer birer daha çok şey öğrenmeye, daha çok (kitap) okumaya, daha çok (film) seyretmeye ve daha çok (müzik) dinlemeye, daha çok şeye (insana ve doğaya) dokunmaya ve tüm bu algısal süreçleri daha fazla anlamlandırmaya; “daha iyi bir hayat” için yürüteceğimiz bu çabalarda elden geldiğince sevdiklerimizle birlikte olmaya çalışmalıyız.”
Kendim İçin Öneriler:
● Sevdiklerine daha çok zaman ayır
● Sen de sevdiklerin arasındasın: O halde kendine de daha çok zaman ayır
● Aranmamış arkadaşları ara
● Sana verilmiş bedeni iyi kullan: Sağlığına dikkat et:
- Beslenmene dikkat et
- Kilo alma
- Fazla kiloları ver
- Spor/yürüyüş/koşu/egzersiz yap
- Düzenli doktor muayenelerini ihmal etme
● Bekleyen kitapları sıraya koyup okumaya başla
● Gündelik olana değil, kalıcı olana; popüler olana değil, kalıcı olana zaman ayır. Bu ikisini ayıracak bilgi kapasitesini edin
● Daha çok gez: Yeni yerler, yeni insanlar gör, gözlemlerini paylaş
● Ülkeni ve dünyanı tanı; şikayet edip durmak yerine daha iyi olması için bireysel ve toplu faaliyetlerde bulun. Gönüllü kuruluşlarda, derneklerde, vakıflarda çalış
● Söz kadar yazıyı da; televizyon kadar kitabı da gözet
● Daha çok takdir et, daha çok sev
● Daha az öfkelen, daha çok dinle